7 Ekim 2018 Pazar

Düşle Gerçek


DÜŞLE GERÇEK
Ey aşkımın asil yapmacığı!
Suskun durma öyle,
Çekingen boynunun halkası olsun kollarım.
Nedir o arsızca kaçışların?
Sonu gelmeli, uzanmalı ellerin.
Zaman ötesinden ellerime…

Yolu yok bunun!
Önce sesin gelmeli
En masumiyetinde sevgin...
Kurşun olsa da gözlerin,
Yüreğime değmeli.

Ne o korkuyor musun?
Hapsolmaktan yüreğime.
Ama her şey için çok geç şimdi.
Daha doğduğun gün mahkûmsun yüreğimde.
Ondandır böyledir bu halim.

Bilemezsin kolay değil!
Çelişkilerde yaşamak...
Zamansız sevdaya düşmek.
Yinede üstüne düşsün istemem
Hüzünlerin gölgesi.

Nereye gidersen git, bulurum seni.
Hangi yürekte taht kurarsan kur,
Orası benim sarayım...
Şunu bil ki iki gözüm
Seni kayıtsızca severim.
Ruhum serseri kuşların kanadında,
Yolun olur, gölgen olurum.
Duymasam, görmesem de seni,
Sevgini ruhumun derinliklerinde saklar,
Keşfedilmemiş kıtalarda yaşarım.
El değmemiş ormanlarda dal dal.
Adını ağaçlara kazırım...

Boş ver sen bunları iki gözüm.
Bildiğin gibi düşlerdeyim yine.
Olmazların düşünü kuruyorum kendimce.
Ne nefes kadar yakınsın bana,
Ne de değmekte elime elin.
Bir yanım cennet, bir yanım cehennemin içinde...
Hangi yana düşerim?
Belli değil...


Beyaz Düş


BEYAZ DÜŞ
Gün gelecek bir gün
Umutsuzluğa düştüğünde
Sakın yılgınlığa kapılma
Beyaz bir düş bırakacağım sana.
Belki bir ayrılık gününde
O gün gözlerine bir demet hüznü
Alnına en masumundan öpücüğü
Verebilirim hepsi bu
Ve en beyazından bir düş...

Allah biliyor ya
Değmedi elime elin.
Bir an bitiremediğim,
İçimden söküp atamadığım,
Belki de unutmaya yeteneksiz olduğum yalnız sendin.
Bir düş bırakacağım sana,
Gök mavisi, gün kadar sıcak…
Umudun beyaz düşünü
Verebilirim hepsi bu.
Ve en beyazından bir sevgi...



Hatice Elveren Peköz

Bilirim


Bilirim

Kaç zamandır yazmak istiyordum.
Sevmek sevilmek adına ne varsa yaşamak…
Yazmak sevene daha yakın olmaktır.
Sevgiyi yaşatmak adına ne varsa ölümsüzleştirmektir bir anlamda.

Ne olur bir daha geçme düşlerimden.
Yüreğimin atışından duyumsarım seni.
Portakallar çiçeğe durmuş ağaçlar yeşile vurmuştur.
Şimdi asırlar boyu süren aşkımızı mümkünü varsa unut.
Mutlak bir düş, bir şiir kalmıştır ceplerinde.
Geldiğin gibi gidemesin hiç.
Yüreğin ise kanamak üzeredir…

Havanın sakinliği suların akışından bilirim.
İki yürek arasında mentcezirlerle gider gelirsin.
Gidersen mutlak bir şeyler kalır senden.
Gelişinde bir sevinç, bir de hüzün kalır.
Örneğin sevişin kalır aklımda.
Gözlerin, yüreğimde uçuşan kelebek olarak kalır.

Uzak diyarlarda olsan da varlığını bana hissettiren kuvvetle duyumsarım.
Yokluğunun öteki adıdır ayrılık.
Çünkü erişemeyeceğin kadar uzaktır mavi.

Unutsan, yüzümdeki gülümseme yitip giderdi.
Ondan kaç defa yürüdüğün yollardan geçtim.
Yokluğunda ne duvarlar yıktım, bilemezsin.
Yaktığın ateşin külleriyle savrulduğumda,
Asırlar boyu sevenin olarak kalacaktım.

İşte böyle iki gözüm…
Masalsı bir düşmüş yaşam.
Yüreğin kalmışken bende, durma hadi..
Git ve dilediğin sevgilerin düşünü kur.
Söylemesen de sessiz duruşundan bilirim seni.
Gözlerin yağmur öncesi bulut..
Geldiğin gibi gitmezsin hiç.
Beklide yüreğin kuş misali uçmak üzeredir.

Ne olur bir daha geçme düşlerimden.
Ölüm ötesi bir yıldızın ışığınaydı tutsaklığım
Ondan senle yüklendim tüm günahlarını.
Sevmek günahsa, yanlış deniliyorsa buna,
Ömrümde bir defa sevdim.
Bir defa yürüdüğün yollardan geçtim.
Yoksa ilk fırtınayla başımı alıp gidecektim.

Ey denizlere sevdalı martı.
Gittiğin günden beri şiirlere küstüm.
Oysa her şey bir düşten ibaretti
Ya da bir masalın başlangıcı…
Unutsan, ömrümce taşıyacağım bir sızı olarak kalacaktın.

Sen yoluma yazılan yazgım…
Aşk bizim bitmeyen özlemimizdi.
Sussan, bu acı yıllar boyu başını alıp gidecekti.
Ondan adınla bozdum her yemini,
Saçlarımı düşlerine çözdüm.
Yıllar boyu büyürken içimde adın, mevsimlerden yazdı.

Sevgiyi yüklenmiş bulut gibiyim.
Hangi yana baksam gözlerin aklımda kalır!
Gecenin herhangi bir yerinde düşlerime gelir,
Küçücük yüreğime bir sevinç bir şenlik olurdu ellerin.

Şimdi hangi sevginin izini sürsem,
Gözlerini bıraktığın maviliklerde düşlerim.
Ömrümüzün kaderi denizlere benziyordu çünkü.
Bekleyişlerde çatlattı susuz toprağı,
Çöl ortasında olsak da bir damlasını içemezdik.



YOLLARDA



O gün yine yollardaydım.
Seni o yollarda bulduğum,
Kaybettiğim şehirdeyim,
Aradım yalnızlaşan kalabalıkların içinde.
Sanki her yerde sen,
Herkes sana benziyor,
Her sima biraz sendin.

Umutların yittiği yerde yine yollardayım.
Seni bu yollarda tanıyıp
Bu yollarda kaybetmiştim
Sokak sokak aradım sonra
Her caddede sanki sen,
Her köşe başında adın vardı.
Çıkıverecektin aniden sanki,
Sarılıverecektin ellerime...

Artık bu yollarda yoksun...
Her yolcudan seni sorar
Her durakta bekliyorum
Bir bilebilseydin beni
Neler yaşadığımı görsen
Nasıl da solar bahar çiçeklerim
Düşlerimde dolaşıyorken adın,
Neden gelip yüreğime taht kurdun?

Duysan çığlıklarını yüreğimin,
Dünyanın bir ucunda da gitsen,
Bu yollara düşer,
Bu yollarda âşık olurdun.
Gelişlerinde, her yolcudan bir öykü yazar
Her durakta şair olurdun.
Ah bir düşmeye gör bu yollara
Bu yollarda kaybolurdun..





24 Mayıs 2018 Perşembe

Nedense?


Karakışların ardından açan bir kardelendi yüreğim.
Akdeniz’di dalgalı saçlarımda.
Alaca akşamların bir yerinde öylece,
Fısıldarken sevgiyi sessizce,
Bir ses vardı yüreğimde,
Haykırdı durdu yıllarca!
Dinmedi çığlıkları,
Bitmedi her nedense?

Kara kışlara inat kardelenler açtırıyordu bahar.
Zaman ötesinden bir şarkı çalıyordu aşa dair.
Kaç mevsim geçti?
Kaç bahar?
Ne bahar nede yazda,
Dinmedi yüreğinin çığlıkları her nedense?
Zamansız- mekânsız her yerde,
Dünyama girivermişti sessizce.

Yaz ortasında sütlimandı her şey.
Kaç kış, kaç yaz geçti?
Dinmedi çığlıkları kalbimin..
Oysa bir kardeleneydi tutsaklığım.
Sonra mısralardan çıktı aşk!
Yollarımda sevgi oldu her hece.
Dalgalı saçlarıma öbek öbek kırçiçeği oldu.
Mavide Akdeniz oldu.. 



Hatice Elveren Peköz

28 Mart 2018 Çarşamba

Afrika Menekşesi


Seninle paylaşmak isterdim en zor günleri.
Azgın dalgalar her gün dövse de sahilleri,
En zorunda olsa da kutuplardaki yaşam,
Afrika menekşesinin narinliğinde usulca tutardım ellerini.
Ve hiç olmamış kadar mutlu,
Hiç olmamış kadar bahtiyar...
Dipsiz bir kuyuya düşse de umutlar,
Seninle paylaşırdım en karasında kör karanlığı…
Evet, işte böyle birtanem.
Sen bilmesen de ağları dal, denizleri yol eylerim.
Afrika menekşesi gözlerin için...
Salt gözlerin için kristalleştiririm güneşi…



Hatice Elveren Peköz


                                   

AKDENİZ KADAR MAVİ



                     1999- Nisan

İçim kanatlı sevinçlerde bu gün.
Akdeniz ise mavide…
‘Susma’ dedi yüreğim.
Durma, bağır çağır seslice.
Koş koşabildiğin kadar.
Gücün, soluğun yettiği yere kadar “sev” diyordu.

Akdeniz sevdalı kızlar gibi başı dalgalı bugün.
Yüreğimde bir sevgi ormanlar kadar büyür.
Bin bir tohum filizlenirken içimde, 
Toprağa en derinine kökler salmakta.
Yediveren çiçekler açtırır yüreğimde
Akdeniz kadar mavi,
Türkiye’m kadar sevdalı…

Hatice Elveren Peköz




Ayrı Dünyalar


AYRI DÜNYALAR                1996

Ayrı zamanlardan gelip
Ayrı kutuplarda çiçek açardık
Aynı yollardan yürür
Aynı dünyada yaşardık
Öyle ayrı gayrı yollarda gezerken
Çağlayıp akarken aynı kaynağa,
Bir gün ay ışığını gördük

Ayrı baharlarda boy verip,
Aynı yazlarda yeşerdik.
Sonsuzluğa giden yollardan geçerken,
Uzak bir yıldızın ışığından kopup,
Ayrı zamanlarda eğlendik.
Sonra bir gün
Güneşin ekseninde dönerken ayrı ayrı,
Sevgi ışığını gördük...

Yani biz aynı dili konuşan,
Ayrı dünyaların insanı…
Suyun üstüne yazı yazmak gibi,
Hayaller kurarken ayrı ayrı,
“Artık bitti hadi git” dedim.
Bırak düşlerimde kalsın gözlerim
Henüz dokunamadan aşka
Ayrılıklar yaşadık ayrı ayrı…


Hatice Elveren Peköz


Aylardan Şubat


AYLARDAN ŞUBAT                   1995

Siz sıcak yatağınızda kaygısızca uyurken,
Pembe beyaz hayaller içindeydiniz.
Sevgi meleğiniz düş kapınızın ardındaydı.
Melek tam giriyorken içeri,
Siz kan-ter içindeydiniz!
Oysa o, Afrika menekşesinin narinliğinde
Ellerinizden tutmak üzereydi.
Uyandınız denizler, deryalar içindeydiniz.
Aklınızdan geçmezken düşü gerçeği,
Üstelik ismini fısıldıyordu yüreğiniz.
Önce biraz şaşkın ürpermiştiniz!
Kendinize bile itiraf edemediğiniz gerçeklerle yüzleşmek üzereydiniz.
Şimdi o meleğe daha yakın, ölüme daha uzaktınız.
Her nefes alışınıza bazı anlamlar yüklüyordunuz.
Her neyse olan olmuştu artık.
Elinizi bir uzatsaydınız, melek tam karşınızdaydı.
Sanki o an ona dokunacak gibiydiniz?
Siz, uykunun zihinleri bulandırdığı anlarda,
Hala bir düş görüyorum sanıyordunuz
Oysa artık sizinde firardaydı gönlünüz.
Sizin için de bir aşk öyküsü yazacaktı yüreğiniz.
Geri dönüşü olmayan bir yola girmiştiniz.
Üstelik güpegündüz düşlerdeydiniz.
Aylardan şubattı üstelik…


Hatice Elveren Peköz

O Şehir

O şehre gitmek vardı. 
Mevsim alabildiğine bahar, 
Alabildiğine yağmur, alabildiğine gül kokuyordu yaz…
Yollarında koşmak vardı özgürce.
Ellerim bir martı ürkekliğinde telaşlı.
Gidip, kalmak arasında kararsız…

O şehre gitmek vardı.
Mevsim alabildiğine güz…
Yolcu olmak vardı o yollarda.
Zamana karşı yarışan…
Yağmurlarda ıslanmak vardı.
Usul usul ve sessizce…
yaşam, akan bir nehir berraklığında duru ve mavi…
Dalgalar puğ puğ alabildiğine Eylül… 

O şehre gitmek vardı yeniden,
Mevsim ise alabildiğine aşk…
Sarışın güz bahçelerden geçmek vardı 
Güllerin kollarına doğmak vardı yeniden.
Sonsuzluğa akan zamanlarda,
Öyküler yazmak vardı yollara dair,
Mevsim alabildiğine mavi, alabildiğine Akdeniz…

Hatice Elveren Peköz


Bedel


Ey aşkımın hilesiz düşü
Sen ömrümde binlerce yıldır,
Yüreğimde hiç binmeyen çığlık oldun.
Durduğu yerde büyüyen ey aşk!
Alaca karanlıklarda tutsağınım!
Yaşamsal su kadar duru,
Yıldızlar kadar uzaktayken,
Neyin bedelini ödüyorum?
Ey sahte düşlerin yapmacığı,
Sen masallardaki ey aşk!
Ütopik şehirlerde tutsağınım!
Alaca karanlıklarda korkak!
Zaman ötesinden gelen ey hayal,
Nerden girdin dünyama?
Umutlardan yakınken ölüme,
Neyin bedelini ödüyorum?
Hatice Elveren Peköz